12.yy. da gerçekten yaşamış, biri filozof diğeri öğrencisi iki aşığın kavuşamayan,acıtan bir aşkın kahramanlarıdır "Abelard ve Heloise"
Abelard döneminin 'radikal' filozofu,Heloise de onun güzeller güzeli öğrencisi. Birbirlerini gördükleri anda aşık olmuşlardır. Heloise soylu bir ailenin kızıdır ve vasisi olan güçlü yönetici dayısı bu aşka asla onay vermeyecektir. Gizlice evlenirler. Bir çocukları olur. Fakat Heloise'nin dayısı bunu duyduğu an Abelard'ı hadım ettirir ve ikiside ayrı ayrı birer küçük manastıra sığınırlar.
Fakat bu korkunç engeller bile onları ayıramaz. Ve bir gün Heloise'in eline nerden geldiği bilinmeyen Abelard mektubu geçer. İşte o günden sonra birbirlerini hiç görmeden,ölünceye dek mektuplarla sevdalarını sürdürürler.
Heloise 12.yy. da bir kadın olarak içinde bulunduğu manastırın ağır din baskısına ve cinsiyetsiz aşkına sahip çıkarak aşkın ne denli yüce olduğunu kanıtlamıştır. Ve Abelard da devletin erkine ve yaşadığı tüm acılara rağmen Heloise olan aşkından vazgeçmemiştir.
Fransa tarihinin bu en yürek burkan aşkı 12.yy. dan bu yana pek çok sanatçıya esin kaynağı olmuştur. Abelard’ın vefatından yaklaşık yirmi yıl sonra sevgilisi Heloise de vefat etmiştir ve pek çok muhalif sanatçının da naaşı bulunan (Ahmet Kaya, Yılmaz Güney, Oscar Wilde, Moliere, Edith Piaf) Pere Lachaise’de mezarları yan yana bulunmaktadır. Mezarları sık sık sevdalıların ziyaretine uğrar ve çiçekleri hiç eksilmez. Yaşarken birbirlerine doyamayan bu âşıklar, şimdi sonsuzluk yolunda bir aradadırlar…
Ben böyle seviyorum işte
Zerafetini,gaddarlığını...
Olduğun şairi,
Olmadığın erkeği seviyorum
Bir zamanlar çocuk olduğun
Ve bir gün ceset olacağın için seviyorum
Heloise
...Tanrı beni bir şair,bir filozof olarak değil,
bir sevgili, senin sevgilin olarak hatırlayacak.
Abelard
|